Primipar gebelerde anksiyete ve prenatal bağlanma: Pandemi sürecinin etkileri

Abstract

Bu araştırma pandemi sürecinde gebe olan primipar gebelerin prenatal bağlanma ve anksiyete düzeylerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak planlandı. Araştırma Temmuz 2021-Aralık 2021 tarihleri arasında İstanbul'un bir ilçesine bağlı Aile Sağlığı Merkezilerine başvuran çalışmaya katılmaya gönüllü, çalışmanın dâhil edilme kriterlerine uyan 202 primipar gebeler ile yapılmıştır. Çalışma primipar gebeler ile yüzyüze görüşme tekniği ile çalışmacı tarafından Tanıtıcı Bilgi Formu, Gebelikle ile İlişkili Anksiyete Ölçeği, Prenatal Bağlanma Ölçeği anketleri kullanılarak yapılmıştır. İstatistiksel analizler SPSS paket program kullanılarak yapılmıştır. Bulguların yorumlanmasında frekans tabloları ve tanımlayıcı istatistikler kullanılmıştır. Normal dağılıma uygun ölçüm değerleri için parametrik yöntemler kullanılmıştır. Parametrik yöntemlere uygun şekilde, iki bağımsız grubun ölçüm değerleriyle karşılaştırılmasında "Independent Sample-t" test (t-tablo değeri), bağımsız üç veya daha fazla grubun ölçüm değerleriyle karşılaştırılmasında "ANOVA" test (F-tablo değeri) yöntemi kullanılmıştır. Çalışmaya katılan gebelerin ortalama yaşı 26,4±4,5 yaş olduğu, %40,1'i lise mezunu olduğu ifade etmiştir. Aile yapısı ve en uzun süre yaşanılan yer bölge olarak incelendiğinde gebelerin %59,9'unun çekirdek aileye sahip olduğu ve hemen hemen yarısının en uzun süre yaşadığı yerin Marmara bölgesi olduğu. PBÖ toplam puanları ortalama 91,51±11,32 olduğu, GİAÖ toplam ortalama puanları 61,58±14,83 olduğu belirlenmiştir. Pandemi sürecinde ilk gebeliğini yaşayan gebelerin PBÖ toplam ve tüm alt boyutlarının GİAÖ toplam ortalama puanları arasında ileri derecede anlamlı bir ilişki saptandı. Bu ilişkinin orta düzeyde ve negatif yönlü olduğu belirlendi. Sonuç olarak pandemi sürecindeki primipar gebelerin orta düzeyde gebeliğe ilişkin anksiyete yaşadıkları ve prenatal bağlanma düzeylerinin yüksek olduğu belirlendi. Bu sonuç, çalışmaya katılan gebelerin ilk gebeliği olması, sağlıklı gebelerin çalışmaya dahil edilmesi ve gebeliğin planlanma düzeyinin yüksek olmasıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir.

This research was planned as a descriptive study to determine the prenatal attachment and anxiety levels of primiparous pregnant women who were pregnant during the pandemic period. The study was conducted with 202 primiparous pregnant women, of Istanbul between July 2021 and December 2021, volunteered to participate in the study and met the inclusion criteria of the study. The study was conducted with the primiparous pregnant women using face-to-face interview technique and the Introductory Information Form, Pregnancy-Related Anxiety Scale (The PrAS), Prenatal Attachment Scale questionnaires. Statistical analyzes were performed using SPSS package program. Frequency tables and descriptive statistics were used to interpret the findings. Parametric methods were used for measurement values suitable for normal distribution. In accordance with parametric methods, the "Independent Sample-t" test (t-table value) was used to compare the measurement values of two independent groups, and the "ANOVA" test (F-table value) method was used. The mean age of the pregnant women participating in the study was 26.4±4.5 years, 40.1% were high school graduates. When the family structure and the place where they live for the longest time are examined, it is seen that 59.9% of the pregnant women have a nuclear family, and almost half of them live in the Marmara region for the longest time. It was determined that the mean PAS total scores were 91.51±11.32, and the mean The PrAS total scores were 61.58±14.83. A highly significant correlation was found between the total PAS and the total mean The PrAS scores of all sub-dimensions of the pregnant women who had their first pregnancy during the pandemic period. It was determined that this relationship was moderate and negative. As the level of anxiety about pregnancy increased, it was found that the level of prenatal attachment was negatively affected. This result is thought to be related to the fact that the pregnant women participating in the study had their first pregnancy, healthy pregnant women were included in the study, and the level of pregnancy planning was high.