Makale Koleksiyonu
https://hdl.handle.net/20.500.12511/4306
Article Collection2024-03-29T07:12:44ZKronik hastalığa sahip bireylerin covid-19 salgını sürecine ilişkin algıları ve deneyimleri: Nitel bir araştırma
https://hdl.handle.net/20.500.12511/10697
Kronik hastalığa sahip bireylerin covid-19 salgını sürecine ilişkin algıları ve deneyimleri: Nitel bir araştırma
Lotfi, Sayra; Özkan, Aydın Olcay; Akar, Ceren
Bu araştırmada; kronik hastalığa sahip bireylerin COVID-19 salgını sürecine ilişkin algılarının ve deneyimlerinin keşfedilmesi amaçlanmaktadır. Fenomenolojik yaklaşımın tercih edildiği çalışmada amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme ve kartopu örnekleme kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu kronik hastalığa sahip olan ve pandemi sürecini deneyimleyen 13 birey oluşturmaktadır. Çalışma grubu ile yarı yapılandırılmış görüşme tekniğine bağlı kalınarak çevrimiçi platformda görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Elde edilen verilerin analizinde NVivo 12 programı kullanılmıştır. Gerçekleştirilen analizler sonucunda kronik hastalığa sahip bireylerin pandemi algıları, pandeminin getirdiği değişimler ve öneriler temaları ortaya konmuştur. Araştırma sonuçları kronik hastalığa sahip bireylerin Covid19 pandemisine ilişkin algılarının genel itibariyle olumsuz olduğunu ve pandemi sürecinde karamsarlığa kapıldıklarını ortaya koymaktadır. Sağlık hizmetlerine erişim problemleri, ilaç temini noktasında yaşanan zorluklar, rutin sağlık kontrollerinde meydana gelen aksaklıklar kronik hastalığa sahip bireyler açısından önemli sağlık problemlerinin başında gelmektedir. Kronik hastalığa sahip bireylerin sosyal yaşamlarında ve çalışma hayatlarında da olumsuz seyir gösteren bir sürecin yaşandığı görülmekte ve bu noktada kronik hastalığa sahip bireyler yaşamış oldukları tüm bu sorunlar ile ilgili olarak devlet eliyle sağlanacak sosyal yardımların ve gerçekleştirilecek düzenlemelerin önemine vurgu yapmaktadırlar. Bu sonuçlar bağlamında sosyal hizmet uzmanlarının kronik hastalığa sahip bireylere yönelik olarak güçlendirme ve psikososyal destek çalışmalarını gerçekleştirmeleri, toplumsal düzeyde ise konuya ilişkin farkındalığı artıracak çalışmalar yürütmeleri beklenmektedir.; This study; it is aimed to explore the perceptions and experiences of individuals
with chronic diseases regarding the COVID-19 epidemic process. In this study
has been preferred among the purposing sampling methods the criterion and the
snowball sampling have been preferred and the phenomenological approach has
been used. The working group of this study constitutes 13 participants with
chronic diseases experiencing pandemic period. The interviews was carried out
on online platforms by holding to semi-structured interview technique. While
analyzing obtained data NVivo 12 program have been used. In the results of the
carried out analyzes of the pandemic perceptions of the individuals with chronic
diseases and the changes brought about by the pandemic and suggestions have
been produced. The results of the researches have put forth that the perceptions
of the individuals with chronic diseases have generally been negative about the
Covid-19 pandemic and they got depressed during the pandemic. The problems
like reaching healthcare services, the difficulties supplying medicine, the glitches
about routine health controls are leading healthcare problems. Individuals with chronic diseases have a negative period in their social and work lives, and at this point they emphasized
the importance of social help and the regulations by the states about all of the problems they experienced. In the context
of these results, social workers are expected to carry out empowerment and psychosocial support activities for individuals
with chronic diseases, and to carry out studies that will increase awareness on the subject at the social level.
2021-01-01T00:00:00ZSosyal hizmet öğrencilerinin toplumsal cinsiyet algılarının ve flört şiddeti tutumlarının çeşitli değişkenler bağlamında incelenmesi
https://hdl.handle.net/20.500.12511/9936
Sosyal hizmet öğrencilerinin toplumsal cinsiyet algılarının ve flört şiddeti tutumlarının çeşitli değişkenler bağlamında incelenmesi
Lotfi, Sayra; Özkan, Aydın Olcay; Babacan, Mervenur; Akduman, Özge
Bu araştırma; sosyal hizmet bölümünde lisans düzeyinde eğitimine devam etmekte olan öğrencilerin toplumsal cinsiyet algılarının ve flört şiddeti tutumlarının farklı değişkenler bağlamında incelenmesini amaçlamaktadır. Araştırmanın örneklemini 356’sı kadın (%92) ve 31’i erkek (%8) olmak üzere 387 sosyal hizmet lisans öğrencisi oluşturmaktadır. Veri toplama araçları olarak araştırmacı tarafından geliştirilen Sosyo-Demografik Soru Formu, Terzioğlu ve ark. tarafından (2016) geliştirilen Flört Şiddeti Tutum Ölçeği (FŞTÖ) ve Altınova ve Duyan (2013) tarafından geliştirilen Toplumsal Cinsiyet Algısı Ölçeği (TCAÖ) kullanılmıştır. Araştırma bulguları toplumsal cinsiyet rollerini kabullenici bir algının, flört şiddetini pekiştiren bir niteliğe sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Aynı zamanda kadın katılımcıların toplumsal cinsiyete ilişkin puanlarının sıra ortalamalarının (200,27) erkek katılımcıların ölçekten almış oldukları puanların sıra ortalamalarından daha yüksek olduğu (121,98) ve aradaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur (p=0,00). Benzer şekilde araştırmada kadın katılımcıların flört şiddetine ilişkin puanlarının sıra ortalamalarının (200,92) erkek katılımcıların ölçekten almış oldukları puanların sıra ortalamalarından daha yüksek olduğu (114,48) ve aradaki farkın istatistiksel açıdan anlamlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır (p=0,00). Araştırmada sınıf düzeyi değişkenine bağlı olarak algı ve tutumlarda herhangi bir anlamlı farklılığın ortaya çıkmadığı görülmüş, çekirdek aileye ve tek ebeveynli aileye sahip öğrencilerin puanlarının sıra ortalamalarının geniş ailelere mensup öğrencilere göre daha yüksek olduğu, aralarındaki farkın da istatistiksel açıdan anlamlı olduğu ortaya konmuştur (p=0,00). Bulgular bağlamında; sosyal hizmet öğrencileriyle toplumsal cinsiyete ve flört şiddetine yönelik olarak gerçekleştirilecek grup çalışmalarının ve eğitsel etkinliklerin mesleki bilincin oluşması adına önemli olduğu ifade edilebilmektedir.; This study aims to examine the undergraduate social work students’ gender perceptions and their attitudes about dating violence in the context of different variables. The sample of the study consists of 387 social work undergraduate students, of which 356 (92%) are female and 31 (8%) are male. As data obtaining means The Socio-Demographic Question Form improved by the researcher, The Dating Violence Scale improved by Terzioğlu et al. (2016) and Perception of Gender Scale improved by Altınova and Duyan (2013) have been used. Research findings reveal that positive perception of gender reinforces negative attitudes about dating violence. At the same time, it was found that the mean rank of the gender-related scores of the female participants (200.27) was higher than the mean rank of the male participants from the scale (121.98), and the difference was statistically significant (p=0.00). Similarly, in the study, it was concluded that the mean rank of female participants' scores on dating violence (200.92) was higher than the mean rank of male participants' scores from the scale (114.48), and the difference was statistically significant (p=0.00). In the study, it was observed that there was no significant difference in perceptions and attitudes depending on the grade level variable. ,00). In the context of the findings; It can be stated that group work and educational activities to be carried out with social work students regarding gender and dating violence are important for the formation of professional awareness.
2022-01-01T00:00:00ZKarmaşıklık kuramının uygulamalı bir sosyal bilim olan sosyal hizmete yansımaları
https://hdl.handle.net/20.500.12511/6341
Karmaşıklık kuramının uygulamalı bir sosyal bilim olan sosyal hizmete yansımaları
Çelik Gümüş, Gizem; Polat, Gonca
Bu makalede, önce doğa bilimlerinde daha sonra sosyal bilimlerde bir paradigma değişimine işaret eden Karmaşıklık kuramı, sosyal hizmet meslek ve disiplininin bilgi temeli ve uygulama süreci açısından ele alınmaktadır. Karmaşıklık kuramı, sosyal sistemlerin öngörülmezliğini, doğrusal değil döngüsel neden-sonuç ilişkisini, düzensizlik ve düzenin iç içeliğini, çevreye uyarlanan ve adapte olan, kendini organize eden yapıları içermekte ve küçük değişimlerin beklenmedik sonuçlara yol açabileceğini iletmektedir. Birey, aile, grup, topluluk ve toplum düzeylerinde insan ihtiyaç ve sorunlarının çözümlenmesinde müdahalelerde bulunan, politika ve hizmet üreten, kaynaklarla müracaatçı sistemlerini bir araya getiren sosyal hizmet bilim ve mesleğinin karmaşıklık kuramının sunduğu bu boyutları uygulamalarında daha fazla kullanmaya ihtiyacı vardır. Çünkü insan ihtiyaç ve sorunları gün geçtikçe karmaşıklaşmakta ve çözüm üretmede tek boyutlu neden-sonuç ilişkisi yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle çalışmada karmaşıklaşan müracaatçı sorunlarını anlamak ve çözüm üretmek için karmaşıklık kuramının, sosyal bilimler alanındaki sosyal hizmet bilim ve meslek alanına uyarlanması ve ilişkisel açıklamaların yapılması amaçlanmaktadır.; In this article, Complexity theory, which points out to a paradigm shift firstly in natural sciences, later in social sciences, is discussed within the knowledge base and practice processes of social work profession and discipline. Complexity theory includes non-predictivity; circular, instead of linear causality; intertwined structure of chaos and order, environmental adaptation and spontaneous self-organization and small changes resulting in unexpected results. In this work, it is aimed to adapt and explain complexity theory in social work as a profession and discipline, in order to understand complex client problems and provide solutions to them.
2018-01-01T00:00:00Z“Erkekler (de) ağlar!”: Toplumsal cinsiyet rolleri bağlamında erkeklik inşası ve şiddet döngüsü
https://hdl.handle.net/20.500.12511/5965
“Erkekler (de) ağlar!”: Toplumsal cinsiyet rolleri bağlamında erkeklik inşası ve şiddet döngüsü
Çelik Gümüş, Gizem
Bu çalışma, toplumsal cinsiyet rolleri bağlamında erkekliğin nasıl inşa edildiğine ve şiddet sorunsalına nasıl dönüştüğüne odaklanmaktadır. Bu odak çerçevesinde erkek şiddetini, bireysel ya da fizyolojik kimi özelliklere bağlayan sığ ve yetersiz tartışmalardan arındırarak feminist perspektifte ele almak amaçlanmaktadır. Çünkü erkeklik inşası ve erkek şiddeti, eril toplumsal yapının bir amacı ve ürünü olarak ataerkil sistem tarafından yapılandırılmakta, geliştirilmekte ve sürdürülmektedir. Erkek şiddetini genelleştirip rasyonelleştirmeden, süregiden toplumsal yapı içindeki sorunlu noktalara vurgu yapılarak çözüm yönünde çeşitli öneriler getirilmektedir. Erkekliğin sosyalizasyon sürecindeki dönüm noktaları dikkate alınarak sunulan çözüm önerileri, en temelde toplumsal yapıdaki değişim ve dönüşümleri hedeflemektedir. Çünkü içinde bulunduğumuz yapı, tüm boyutlarıyla sorunludur ve şiddetin her türünü destekleyen unsurları içinde barındırmaktadır. Ancak makro düzeydeki çok boyutlu bir değişim ve dönüşümün, kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere toplumda baskı altında olan diğer gruplar (engelliler, yaşlılar, lgbtqiler, sığınmacılar ve tabi ki hegemonik erkeklik dışında kalan ya da kalma ihtimali sürekli olan erkekler) için gerçekleştirilmesi gerekmektedir.; This study focuses on how to build masculinity in the context of gender roles and turn into violence.Within this focus, it is aimed to address male violence with the feminist perspective excluded someshallow and inadequate discussions which are about individual or physiological characteristics.Because the construction of masculinity and male violence are configured, developed and maintainedby the patriarchal system as an aim and a product of masculine social structure. Some criticalrecommendations are presented towards addressing the trouble points in men violence withoutrationalization and generalized men violence. Considering the milestones in the process of masculinitysocialization and presented solutions are aimed to make changes in social structure. The structure isproblematic for all aspects and contains some elements which are supporting all forms of violence.Nevertheless, in macro level a multi-dimensional changes must be carried out for especially women andchildren and other groups that are under pressure in the society (like disabled, elderly, LGBTQI,asylum seekers and of course other men who are outside the hegemonic masculinity).
2016-01-01T00:00:00Z